Türkiye

Antalya

Tarihi bir ticaret ve zanaat merkezi olan Antalya, Akdeniz kıyısındaki en güzel şehirlerden birisi olup, kendi adını taşıyan körfezde, 39 m yükseklikteki falez adı verilen kayalıklar üzerine kurulmuştur. Dünyaca ünlü turistik bir yörenin merkezinde yer alması nedeniyle, bölgeye yönelik turizm hareketi Antalya üzerinden gerçekleştiği gibi, kendisi de, tarihi eserleri, doğal güzellikleri ve plajlarıyla önemli bir turizm şehridir. Antalya’nın ilçeleri Akseki, Alanya, Elmalı, Finike, Gazipaşa, Gündoğmuş, İbradı, Kale, Kaş, Kemer, Korkuteli, Kumluca, Manavgat ve Serik’tir. Antalya il merkezi kuzeyinde Burdur, doğusunda Serik, güneyinde Akdeniz, batısında ise Korkuteli, güneybatısında ise Kemer ile çevrilidir.

Bir Zamanlar Antalya

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK), 2017 yılı nüfus verilerine göre İstanbul (15 milyon 29 bin 231), Ankara (5 milyon 445 bin 26), İzmir (4 milyon 279 bin 677) ve Bursa’nın (2 milyon 936 bin 803) ardından Türkiye’nin 5. Büyük şehri olan Antalya aldığı yüksek göç oranı yüzünden (2 milyon 364 bin 396) Türkiye’nin nüfus artış hızı en yüksek olan illerinden birisidir. Kuzey ve kuzeydoğusu gecekondularla çevrili olan Antalya ili özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesinden yoğun göç almaktadır.

Lara yolunda, 40 metre yükseklikteki falezlerden Akdenize dökülen Aşağı Düden Şelalesi Antalya, 1972

Antalya coğrafi özellikleri

Akdeniz Bölgesi’nin batısında, Akdeniz’e açılan Antalya Körfezi’nin en kuzeyindeki doğal liman kıyısında kurulan Antalya, Batı Torosların korumasında, kuzey

Antalya, Korkuteli Elmalı Arasında Yörükler

rüzgârlarına kapalı ılıman bir Akdeniz şehridir. Antalya’nın kara sınırını Toros sıradağları oluşturmakta olup, batıdan doğuya doğru Muğla, Burdur, Isparta, Konya ve İçel illeri, güneyde Akdeniz ile çevrilidir. Antalya’yı çevreleyen Güney Torosların en yüksek zirveleri Beydağı (3.085 m) ve Akdağ (3.075 m) olup, Toroslar’ın yamaçlarında 300 metreye kadar Akdeniz iklimine özgü maki bitki örtüsü görülmektedir. Batıda Eşen Çayı’ndan doğuda Kaledron (Kaldıran) Çayı’na dek uzanan kıyı şeridinin ardında yer alan Antalya Ovası’nın gerisindeki kıyıya paralel dağların arasına sokulabilen doğal bir yolun varlığı, iç bölgelerle kolaylıkla bağlantı kurmasını ve ticari ilişkilerini geliştirmesini sağlamıştır. Konyaaltı, Lara gibi ünlü plajlarda yılın sekiz ayı denize girilebilir. Düden suyu ve kıyıdaki yarlardan şelaleler yaparak denize dökülür. Antalya işli sınırları içinde bulunan nehirler Alara Çayı, Dimçay, Manavgat Irmağı, Köprüçay, Eşençay ve Devrense Çayı’dır.

Bir zamanlar Antalya…

Antalya iklimi

Antalya ilinin sahil bölgesinde yazları sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı Akdeniz İklimi, yukarılardaki dağlık bölgede ise Akdeniz iklimi ile İç Anadolu iklimi arasında geçiş teşkil eden kara iklimi hüküm sürmektedir. Antalya’da kaydedilen en düşük sıcaklık -4 ˚C’dir. Antalya, yılda ortalama 300 güneşli günü geçiren bir güneş kenti olup, yazın ortalama sıcaklık 30-34 derece arasında olmakla birlikte, zaman zaman 40 ˚C’nin de üstüne çıkabilmektedir. Yıllık ortalama sıcaklık 18,4 ˚C’dir. Şehre pek seyrek kar yağar. Yıllık ortalama yağış 1.070 mm’yi bulur. Yılın en az dokuz ayı denize girilebilen Antalya sahilinde denize girilirken, dağlarında kayak yapılan dünyanın sayılı turistik kentlerinden birisidir.

Antalya

Antalya tarihi

Antalya adının hikayesi

Eski kaynaklarda adı Attalia (Yunanca Ἀττάλεια) olarak geçen şehir MÖ 159-MÖ 138 arasında hüküm süren Bergama (Pergamon) Kralı II. Attalos Filedelfos tarafından MÖ 150 civarında kurulmuştur. 2008 yılında Doğu Garajı mevkiinde yapılan arkeolojik kazılarda MÖ 3. Yüzyıla ait yerleşim izlerine rastlanması Attalos’un daha eski bir yerleşimi yeniden inşa ettiği ya da genişlettiğini göstermektedir. Kralı Attalos’a tfen Attalia adını alan kentin adı zamanla Antaliye ve Adalya son olarak da Türk ağzında da Antalya olarak değişmiştir. Attaleia’nın aynı zamanda Eski Yunanistan’da Delphi’de kutlanılan bir festivalin adı olup, Atina’da yaşayan Attalis (Yunanistan Ἀτταλίς) kabilesine atfen konulduğu bilinmekteyse de Anadolu ile bir bağ kurmak zordur.

Kaleiçi Antik Liman, Antalya

Bugün Kaleiçi olarak bilinen eski şehirden ibaret olan şehir, elverişli konumu sayesinde kısa sürede gelişmiştir. MÖ 133’te ölen Bergama Kralı III. Attalos Filemetos tüm Bergama topraklarıyla birlikte Antalya’yı da Roma’ya vasiyet etti. Böylece Antalya Roma İmparatorluğunun başkenti Perga olan Pamphylia Secunda eyaletinin bir parçası olmuştur. Bir süre için Pamfilia korsanlarının eline geçen şehir Konsül Servilius İsaricus tarafından MÖ 77’de yeniden Roma egemenliğine katılmış ve surları güçlendirilmiştir. Korsanlara karşı savaş açan Pompeius Antalya’yı üs olarak kullandı (MÖ 67). Antalya Hıristiyanlığın yayılmasında önemli bir başlangıç merkezi olmuş, Kitab-ı  ukaddes’te Elçilerin İşleri bölümünde (14:25–26) bildirildiğine göre Pavlik Kiliselerin kurucusu Hristiyan misyoner Tarsuslu Pavlus ve Pavlus’la anlaşmazlığa düşünce heretik sayılan Hristiyan azizi Barnabas tarafından ziyaret edilmiştir.

Roma Dönemi’nde Antalya şehir surları genişletilmiştir. Bizans Dönemi’nde Bizans donanması için gemi ve birlik sağlayan Cibyrrhaeots (Kibirreoton) themasına bağlı önemli bir ticaret limanı olmuşsa da fiziki bakımdan pek gelişmemiştir. X. Yüzyılda kara tarafında ikinci bir sur inşa edildi, böylece liman ve çevresi iç kale durumunda kaldı ve yöneticilere ayrıldı. Zenginliği nedeniyle birkaç

1930’lar da Antalya

defa Arapların saldırılarına hedef oldu; 860’ta Halife Mütevekkil’in donanma komutanı Fazl bin Karin şehri kısa bir süre için ele geçirdi. Selçuklu Sultanı Süleyman Şah’ın 1085’te ele geçirdiği şehri Bizans 1103’te geri aldı. 1148’de Denizli’de Antalya’ya doğru ilerleyen Fransa kralı VII. Louis’nin haçlıları Türkler tarafından bozguna uğratıldı. VII. Louis ve soyluları Antalya’dan gemilerle Suriye’ye kaçtılar. 1181’de şehre saldıran Selçuklu Sultanı II. Kılıç Arsalan başarılı olamadı. Latinlerin 1204’de İstanbul’u işgalinden sonra Aldebrandus adlı Toskanalı bir serüvencinin eline geçen şehri, Sultan I. Gıyaseddin Keyhüsrev 1206’da kuşatmış, Aldebrandus Kıbrıs’ta kendisine yardıma gelen 200 Latin piyadesi sayesinde 16 gün direnmeyi başarmıştır. Keyhüsrev sonunda kenti zapt ederek Selçuklulara Akdeniz’de bir deniz kapısı açmış ve Antalya’da ilk camiyi inşa etmiştir.

Selçuklu Döneminde Antalya, 1221’de fethedilen Alanya gibi devletin önemli bir deniz üssü durumuna getirildi. Selçuklular şehrin surlarını güçlendirdiler; tersane ve mendirek yaptırdılar. Selçuklu dönemi Antalya’sı üç kat surlar çevrili mamur bir şehirdi ve bir ticaret limanı olması dolayısıyla karışık bir nüfusa sahipti. Türklerin yanı sıra Rumlar, Yahudiler, Arap ve Avrupalı tüccarlar da bulunuyordu. Bu etnik topluluklar birbirinden duvarlarla ayrılmış ayrı mahallelerde yaşıyordu. Pazar ve çarşılar Türk kesiminde yer alıyordu. İskenderiye ile Antalya arasında yoğun bir ticaret trafiği vardı. Mısır’dan

Antalya, Kaş (Antiphellos), Phellos Antik Kenti, 1889

Antalya’ya baharat, keten, şeker getiriliyor, oradan da kereste, meşe palamudu, kitre, zift gibi sanayi malları ihraç ediliyordu. Dış ticaret, kendilerine bazı imtiyazlar tanınan Venediklilerin yanı sıra Pisalı, Cenevizli tüccarlar aracılığıyla yapılıyordu. Antalya 1321’de Anadolu Selçuklu Devleti yıkılmaya yüz tuttuğu sırada Anadolu’da ortaya çıkan beyliklerden Hamidoğullarının eline geçti. Hamidoğullarının Teke Antalya kolunun ki Tekeoğulları diye anılır merkezi oldu. Arap gezgin Ibn Battuta 1335–1340 arasında kenti gelmiş, Alanya’dan sonra geldiği kenti Antaliya adıyla anıp güzelliğini överken, Hrısitiyan tüccarların Mina (liman) bölgesinde kentin eski sakinleri Rumların ayrı bir mahallede, Yahudilerin bir başkasında Müslümanların ise kent merkezinde yaşadığını bildirmiş, kentte yetiştirilen ve Mısır’a ihraç edilen Qamar ad-Din adlı kayısının lezzetini övmüştür.

Tekeoğulları şehri 1361 ile 1373 yılları arasında Kıbrıs Kralı Pierre de Lusignan’a bırakmak zorunda kaldılarsa da, daha sonra geri aldılar. 1390’da Yıldırım Beyazid şehri Osmanlı topraklarına kattı; bir sancak merkezi yaptığı Antalya’ya sancakbeyi olarak oğlu İsa Bey’i atadı. Ankara Savaşı’nda (1402) Osmanlıların Timur’a yenilmesini bilen Tekeoğullarından Mübarizeddin Mehmed Bey şehri geri almaya kalktı ama Osmanlıların Antalya muhafızı tarafından öldürüldü.

Antalya, Üç kapılar (Hadrian Kapısı)

Osmanlı Dönemi’nde Antalya, Mısır ve Suriye’den gelen ticaret mallarını Bursa’ya ileten yolun üzerinde önemli bir merkez olma özelliğini XVI. Yüzyıl sonlarına

Yörük kadınları tuluk taşıyorlar. ANTALYA,1956

kadar korudu. İskenderiye ve Lübnan’ın Trablusşam limanlarına gelen Hint malları Antalya üzerinden Bursa’ya ulaşıyordu. XV. Yüzyılda, Antalya’dan, Mısır ve Suriye limanlarından gelen baharat, şeker ve kumaş boyalarına karşılık kereste, demir, zift, Ankara sofları, pamuklu dokumalar, ibrişim gibi Anadolu malları ihraç ediliyordu. Bu canlı ticaret XVI. Yüzyılda da sürdü. XVI. Yüzyılın başlarında Antalya iskelesi gümrük gelirleri 206.667 akçeye, Pazar ve kantar vergileri ise 45 bin akçeye ulaşmıştı.

Ancak önce Mısır’ın, ardından da Rodos’un alınması sonucunda Mısır ile İstanbul arasındaki doğrudan ticaretin başlaması Antalya yolunun yön değiştirmesine sebep oldu. Ama gene de Antalya yolu bir süre daha ticari önemini korudu. 1569-1561 tarihli Antalya gümrük defterine göre Mısır ve Suriye’den ticari mal taşıyan gemiler limana yanaşarak şeker, baharat ve esir getiriyordu. Ayrıca buradan halı, kilim, kuru meyve, deri, kaşık, pamuklu dokumalar gibi Anadolu malları ihraç ediliyordu. Ancak XVI. Yüzyılın sonlarında Osmanlı Devleti’nin dünya ticaret yollarının dışında kalmasıyla Antalya Limanı da Hint ticaretinde eski önemini kaybetti.

XVII. yüzyılda Antalya, büyük bölümü surlar dışına taşmış bir şehir durumundaydı. Evliya Çelebi, Antalya’yı kale içinde dört, dışında ise 24 mahallesi (20 Müslüman, 4 Hıristiyan) bulunan büyük bir şehir olarak tanıtır. Gene Evliya Çelebi’ye göre şehirde 600’ü kale içinde, 500’ü

Antalya Yat Limanı,1964

kale dışında olmak üzere 1.100 dükkan, beşi kale içinde olan 11 cami, birçok mescit, yedi medrese, 17 sıbyan mektebi, yedi tekke, sekiz hamam ve birçok han vardı.

Antalya XVIII. ve XIX. yüzyıllarda fazla bir gelişme gösteremedi. 1754’te yapılan bir sayıma göre 37 mahalleli, yaklaşık 10 bin nüfuslu bir şehir durumundaydı.

Antalya XX. yüzyıl başında önemli bir ticaret limanıydı. Şehirde İtalya’nın ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’nun konsoloslukları vardı. Birinci Dünya Savaşı sonrası Anadolu’yu paylaşma girişimleri başlayınca İtalyanlar 29 Mart 1919’da şehri işgal etmiş ama 1 Haziran 1921’de boşaltmak zorunda kalmışlardır. Cumhuriyet Dönemi’nde Antalya aynı adı taşıyan ilin merkezi olmuştur.

Perge Antik Kenti, Antalya

Antalya Tarihi Eserler

Antalya’daki tarihi eserlerin büyük çoğunluğu Anadolu Selçuklu, Hamidoğulları ve Osmanlı dönemlerinden kalan İslami yapılardır. Bugüne kalan Antik Çağ eseri

Yivliminare Camii, Antalya

azdır. Helenistik Dönem temelleri üzerine MS II. Yüzyılda Romalılar tarafından inşa edilen şehir surlarından yalnızca birkaç burç ile duvar kalıntıları ayaktadır. Surların güneydoğu ucundaki Hıdırlık Kulesi öteki kulelerden değişik mimarisiyle ayrılır. İki katlı kulenin altı kare üstü daire planlıdır. 14 m yüksekliğindeki kulenin deniz feneri olarak yapıldığı sanılmaktadır. MS 130’da şehri ziyaret eden Roma İmparatoru Hadrianus’un onuruna yaptırılan Hadrianus Kapısı bir zafer takı görünümdedir. Üç gözlü kapının kemerleri kare bölmeler içinde rozet motifleriyle süslüdür. Diğer Antikçağ kalıntıları arasında Mermerli Köşk denilen yerdeki küçük Roma tiyatrosu ile kalenin batısında, Yanık Mahallesi’ndeki Akhilleus Kabartması sayılabilir.

Türk dönemi yapılarının en önemlisi Yivliminare Camii’dir. Hamidoğulalrı beyi Mübarizeddin Mehmed Bey tarafından 1373’te yaptırılan caminin inşasında yıkık bir kilisenin duvarlarından yararlanılmıştır. Cami, İyon ve Korintos başlıklı 12 sütuna oturan altı kubbeyle örtülüdür. Şehrin simgesi durumundaki Yivliminare ise I. Alaeddin Keykubad döneminden kalma daha eski bir camiye aittir. Minarenin kaidesi kesme taştan ve kare biçiminedir. Sekiz dilimli gövdesi tuğladandır. Yapımında Roma döneminden kalma taşların kullanıldığı Karatay Medresesi 81250) iki eyvanlı, açık avlulu medrese planındadır. Zengin geometrik bezemeli mihrabı dikkat çekicidir. Ahiyusuf Mescidi 81249) kare planlı sade bir yapıdır. Yanında Ahiyusuf Türbesi yer alır. Atabey Armağan Medresesi’nin (1249) günümüze sadece girişinin

Mustafa Kemal Atatürk, Aspendos Antik Tiyatrosu ziyareti. Antalya, 1930,

alt bölümü ulaşabilmiştir. Ulucami Medresesi’nin (İmaret adıyla da bilinir) yapı ve süsleme özelliklerinden XIII. Yüzyıl yapısı olduğu tahmin edilmektedir. Şeyh Şücaeddin Türbesi (1238) kesme taştan kare planlı bir yapıdır. Mübarizeddin Mehmed Bey’in oğlu için yaptırdığı Zincirkıran Mehmed Bey Türbesi (1377-78) sekizgen gövdeli, piramit külahlıdır.

Antalya’da Osmanlı Dönemi’nde birçok cami, mescit, türbe, hamam vb bulunmaktadır. Korkut Camii (Kesik minare) V. Yüzyılda yapılmış bir Bizans kilisesinden II. Beyazid’in oğlu Korkut tarafından camiye çevrilmiştir. Roma tapınağından kiliseye dönüştürülerek Meryem’e adanan yapı, Anadolu’daki kubbeli bazilika yapının ilk örneklerindendir. 1896’da çıkan bir yangında minarenin ahşap olan üst bölümü yandığı için Kesikminare olarak adlandırılmaktadır. II. Beyazid’in vezirlerinden olan Bali Bey’in yaptırdığı Balibey Camii sekizgen kasnak üzerine oturan büyük kubbesiyle ilgi çeker. Sadrazam Kuyucu Murad Paşa’nın yaptırdığı Muradpaşa Camii (1570) kare planlı, merkezi kubbeli bir yapıdır. Önünde üç kubbeli son cemaat yeri vardır. Mihrabının iki yanındaki pencereler İznik çinileriyle süslüdür. Minberi mermer işlemelidir. Moloz taştan, ahşap çatılı sadece bir yapı olan Şeyh Sinan Camii’nin (17. Yüzyıl) yanında Şeyh Sinan’ın kare planlı, kiremit çatılı türbesi yer alır. Mehmedpaşa Camii (16-17. Yüzyıl) duvarları küfeki taşından, 25×25 boyutlarında kare planlıdır. Son cemaat yeri görünümündeki üç kubbe ile örtülü mekân, binanın içine alınmıştır. Müsellim Camii (1796) 12×12 boyutlarında merkezi kubbeli bir yapıdır. Pencere alınlıkları ve

Keçiler ve Aspendos antik kenti Su Kemerleri (ANTALYA, 1954)

kubbe kasnağına kadar iç mekânı mavi-beyaz Kütahya çinileriyle süslüdür.

Antalya civarındaki Antik kent ve Turistik Ören yerleri listesi

Kaleiçi ve Yat Limanı, Hadrian Kapısı, Hıdırlık Kulesi, Kesik Minare, Yivli Minare ve Külliyesi, Perge, Silyon, Aspendos, Selge, Side, Etanna, Seleukia,Sydra, Alaiye, Selinius, İotaya, Leadres, Ariassos, Termesos, İdebessos, Cormus, İydros, Phaselis, Akaliassos, Arykanda, Rhodiapolis, Ohimera,Korydella, Olympos, Limyerea,Gagae,Andriake, Myra, Trysa, Amai, Kyaenai, Theimiussa, Simena, Aperlai, Antipellos, Phellos, Kandyba, Xanthos, Patara, İstlada, Apollania, Tyssa, Pirha, Nisa, Akaliossos, Trebenna, Karain, Beldibi, Belbaşı, Semayük

Antalya Ekonomisi

Şehrin ekonomisi turizm, tarım ve ticarete dayalıdır. Antalya’da dokuma, yağ, ambalaj malzemesi, un, konserve,

Antalya Halkevi Dikiş kursu mezunları, 1946

süt, yem, orman ürünleri, pil, konsantre meyve suyu fabrikaları bulunur. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası üyelerinin faaliyet kollarına göre dağılımı % 60 ticaret, % 17 inşaat, % 17 turistik hizmet, % 15 sanayi veya üretime dönük sektörler şeklindedir. Çok zengin doğal ve tarihi eserleri içeren bir ilin merkezi olan Antalya, tatil siteleri, oteller, moteller, pansiyonlarla dolmuştur. Antalya limanı yat turizmine de elverişli olup, Antalya Serbest Bölgesi’nde yat firmalarında da yaklaşık 500 işçi istihdam edilmektedir.

Turizm sektörü 1980’li yıllarda atılım yapmaya başlayan Antalya günümüzde 400 bin yatak kapasitesi ile Türkiye’nin turizm başkenti durumuna gelmiştir. Antalya’daki turizm yatırımlarının değeri 30 milyar dolar civarında olup, yılda ortalama 5 milyon turist ağırlayan kentin Türk ekonomisine yıllık katkısı 5 milyar dolar civarında olmaktadır.

Sera üretimiyle öne çıkan ve uygun iklimiyle dört mevsim sebze ve meyve tedarikçisi özelliğine sahip olan Antalya Türkiye’nin en önemli tarım merkezlerinden birisi olup,  2002 yılında tarım ürünleri ihracatı 80 milyon doları bulmuştur.

Antalya Ulaşım

Antalya Havaalanı

Antalya’ya demiryolu olmayıp (En yakın tren istasyonu Burdur’dadır), öteki illere havayolu ve karayoluyla bağlanmaktadır. Antalya Türkiye`nin her yöresi ile karayolu bağlantısına sahip olup, İstanbul ve Ankara gibi büyük illerden karayoluyla geliş için en uygun yol, Afyon – Burdur – Antalya yoludur. Tarsus’u Antalya’ya bağlayan D 400 karayolu Akdeniz kıyısı boyunca uzanır; Batı Torosları Antalya’nın kuzeybatısında, Çubuk Boğazı’nda aşar. Antalya’yı Fethiye üzerinden Muğla’ya bağlayan yol da Kemer, Kumluca, Finike, Kale (Demre) ve Kaş’tan geçer. Şehir, Ankara’ya 544 km, İzmir’e 469 km, İstanbul’a 724 km, Mersin’e 484 km uzaklıktadır. Antalya Limanı Türkiye’nin önemli limanı olmakla birlikte ülkenin öteki limanlarına düzenli yük taşımacılığı azdır. Antalya şehir merkezinin 10 km doğusunda yer alan Antalya Havalimanı’na yurt içi ve yurtdışı uçuşları yapılmaktadır.